18 Ağustos 2015 Salı

Mutedil Dalgalı

Hayallerin hayal oluşu kadar gerçek mi dersin tüm bu olanlar? Nasıl geldik sahi buralara? Hangi yollardan nasıl geçtik. Geçtiğimiz yollara mesela, sevinçler, hüzünler ektik. Ne oldu dersin onlara? Bizi bizden başka bilen olmadı diye bildik de hani bildiğimizi sandıkça aslında hiç bilmediğimizi neden sonra fark ettik. Şimdi bilmeyişlerimizi yüklendik ve düştük yollara, yoldaşımızla. Kontrolün bizde olmadığının bilgisi ferahlattı içimizi. Beklentilerimiz bizi incitmesin diye olanı sevmeyi öğrendik. Attığımız her adım teşekkür olsun istedik.
Kal ile değil hal ile. Yalnız bu sırrı öğretse ya bize.
Dingin bir deniz olmak ilişsin kaderimizin bir köşesine.
Başı karlı dumanlı dağlara, fırtınalı okyanuslara benzemek değil niyetimiz.
Ve içimizden bitirelim:

"Beraber yürüyelim olur mu?"

7 Ağustos 2015 Cuma

Kürkçü Dükkanı mı?!

Merhaba Kovuk!

Sahi, hala orada kimse var mı? Ne uzun zaman olmuş seninle selamlaşmayalı. Hatta darılma ama varlığını bile unutmuşum neredeyse. Gel gör ki asri zaman teknolojisi unuttuklarımızı unuttuğumuz yerde bırakmıyor hiç bir zaman. Olmadık zamanlarda çıkarıveriyor karşımıza. Bazen üzüyor da şimdi sevindim Kovuk kardeş.

Nasıl özlemişim yazmayı. Hoş geldin mi dersin niye geldin mi dersin bilmem. Ama geldim. Çok değiştim. Bıraktığın gibi hiiç değilim. Zamanın eli değdi, iyiyim, nimetlerin şükründen acizim. Velakin canım sıkılmıyor da değil. Ama şimdi tatsız şeylerden konuşmaya niyetli de değilim:)

Duyamadım canım? Hoş mu gelmişim?